بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ طَغَوْاْ فِى ٱلْبِلَٰدِ ١١

(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.

– Diyanet İşleri

فَأَكْثَرُواْ فِيهَا ٱلْفَسَادَ ١٢

(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.

– Diyanet İşleri

فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ ١٣

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.

– Diyanet İşleri

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ ١٤

Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.

– Diyanet İşleri

فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ ١٥

İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.

– Diyanet İşleri

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.

– Diyanet İşleri

كَلَّاۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ ١٧

Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.

– Diyanet İşleri

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ١٨

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

– Diyanet İşleri

وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا ١٩

Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.

– Diyanet İşleri

وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا ٢٠

Malı da pek çok seviyorsunuz.

– Diyanet İşleri

كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا ٢١

Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu